29 Aralık 2009 Salı

DEPRESYON TUZAĞI

Evet depresyon tuzağına düşmek üzereyim. Esma öğretmişti bu terimi de... Hiçbir şey dünyanın sonu olamaz diyerek kendim bile emin olamıyorken polyannacılık oynamadığıma, milleti nasıl inandıracağım da düşmeyeceğim bu tuzağa bilemiyorum hiç... Gerçekten umutsuzum biraz... İnsanlarla birlikte olmam gerek, sürekli konuşmam, geyik yapmam, gülmem gülmem gerek... Çok yorucu ama yok başka bir yolu... Gerçekten yok... Kabuğuma çekilirsem kendimi bitireceğim... Sürekli kendimi suçluyor ve kendime yükleniyorum... Sebep tabi ki para... Çok komik ama gerçek... Resmen parasızlıkla eğitiyorum kendimi... Ne garip 4 yıl önce ilk işime girdiğimde patronlara bağırıp çağırmıştım, parayla insanı eğitemezsiniz diye, bir karış dilimle:) Hakkaten komik bir insanım. Şimdi kendimi eğitiyorum parayla... Evet kriz var, evet işsizlikvar ama ben bunu çok farklı bir şekilde yaşıyorum, bir işe başvurma durumuna gelmeden çok önce kendimi parasızlığa alıştırıp krizi bu şekilde yaşıyorum. Elim belimbağlı (There's something about Mary filmini böyle çevirmişlerdi Tavşanlı'da:). Hayat şu sıralar tatsız. Akşam hemen bitsin istiyorum, sabah ta öyle... Zaman hemen geçsin. Saygın gelsin beni kendimden kurtarsın istiyorum...

Öfff... Kendimi bile eğlendiremiyorum...

12 Aralık 2009 Cumartesi

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ... ARAMIZDA 1158 KM VARMIŞ...





Geçen gün ayakta.com' da oy verilemiyordu. Böyle bir sorun oluştu. Sonra Saygın'ın bana öğrettiği şekilde back up yaptım ftp'den. Hooop... Oldu... Bravo bana...

Saygın artık askere gittiği için evde korku dolu dakikalar beni bekliyor. Erdem de sık sık Ankara'ya gider oldu. Burdan arkadaşlara sesleniyorum: "Gelin 5 ay bizde kalalım, bitki çayları, süte kahveler, şaraplar, biralar, taze sıkma meyva suları ikram ediyorum bizde geceleri kalacaklara". Saat şu an 00.15 yavaş yavaş uyku moduna geçmem gerek. Salon iyi salonda uyuyacağım. Seviyorum salonu..

Şimdi bu askerlik mevzusu hakkındaki düşüncem şudur; Biz Saygın'la hep paralel hayatlar yaşadık. Yani lise sınavlarına girildi, gidildi. Üniversite sınavlarına girildi, gidildi. Staj yapıldı, sınavlara, derslere girildi, dönem dersleri seçilirken beraber beklendi bilgisayar başında gözler kan çanağı, tatillere çıkıldı, parasız kalındı, para oldu harcandı, işe girildi, işten çıkıldı, yüksek lisans yapıldı, tezler otomasyona teslim edildi, evde freelence çalışma dönemi yaşandı derken askerlik çıktı ortaya. Bence askerlikten bu kadar korkmasının sebebi bunu bensiz yapıyor olmasıdır diye düşünüyor, kendimi hayatın merkezine koyuyor, kendimi çok seviyorum. Şimdi ben ordaki deneyimlerinden habersiz olacağım her zaman. O hisleri bilemiyor olacağım. Nöbetmiş, telefon kuyruğuymuş, komutan korkusuymuş benim için bunlar hep hayal ettiğim karanlık imajlardan daha öteye geçemezken, bu çocuğun hayatının önemli bir parçasını oluşturacaklar. Yani bunu bilemeyecek olmam, asla tahmin edemeyecek olmam biraz beni buruyor açıkçası. Şimdilik askerlik hakkındaki görüşlerim bunlar. İlerde gelişecek, büyüyecekler tahminimce.

Saygının annesi hakkındaki fikirlerimi olgunlaşmaya bıraktım. Onları büyük bir hayal kırıklığı veya moral bozukluğu yaşamadıkça burada siz sevgili okurlarımla paylaşmamaya karar verdim.

Allah bizi kavuştursun:)

5 Aralık 2009 Cumartesi

KABAK GRATEN

Az sonra dışarı çıkacağız. Saat 22.30. Hiç istemiyorum Ama Saygın askere gittiğinden dolayı, üniversiteden arkadaşlarıyla byebye partisi yapacaklar, "Gitar" diye lüzumsuz bir yerde (Böyle yazıldığından emin değilim). Bu saçma askerlik olayı hayatımızı altüst etti. Umarım o askerdeyken deli gibi çalışmam gerekir. yoksa kafayı yerim.Umarım yoğun günler beni bekler. Dün de iş Bankasından aradılar, şikayetlerimle ilgili birilerinin çalıştığını söyledi. "Hadi ya! gerçekten mi?" dedim adama, biraz duraksadı güldü; "Gerçekten" dedi. Saolun dedim. Bir çözüm bulacaklarını hiç düşünmemem yanında mailime tepki göstermelerine sevindim. Hayırlısı olsun:)

Bu blog bir yemek bloguna doğru gidiyor farkındayım. Ama bu tarifleri yazmam gerek. Daha sonra da müthiş yemekler yapabilmek için. Şimde di kabak graten tarifini yazıyorum. Bu akşam yaptım, muhteşem oldu. Buyrun:

Kabakları parçalara ayırıp haşlayın. Sonra ezin. Daha sonra 3 kaşık tereyağı, 2 kaşık unu kavurun pembeleşene kadar, üzerine yavaş yavaş 2 bardak süt ekleyin (Daha iyi bir beşamel sos tarifi biliyorsanız bilmem ama bu da gayet iyiydi). Bunu borcama koyup ezdiğiniz kabakların üzerine dökün. Üzerine de biraz kaşar rendeleyin. Kaşarlar kızarana kadar fırında dursun. Afiyet olsun:)

4 Aralık 2009 Cuma

YOLDA

istanbul'a dönerken sis vardı. bi tane de ben yapayım istedim ama pek olmadı. başka bişey oldu.

3 Aralık 2009 Perşembe

YOĞURT ÇORBASI

Saygın hasta oldu, ben de yoğurt çorbası yaptım bu sabah. İnternetten bulduğum tarifleri karıştırdım. 6 kişilik olması gerekiyordu ama biz 2 büyük kase içerekbitirdik. İşte tarifi:

1 çay bardağı Pirinç
1 su bardağı Yoğurt
1 adet Yumurta
1 tatlı kaşığı Un
1 yemek kaşığı Tereyağ
5 su bardağı Su
Tuz, Kırmızı Biber, Nane

Pirinçler haşlansın. Yoğurt, yumurta ve un çırpılsın. Pirinçlere suyu ekleyin ve kaynadıktan sonra 1-2 kaşık suyundan alıp un karışımına ekleyin ki yoğurt kesilmesin. 2 taşım kaynatın. (Taşım ne demek demeyin). Sonra da yağını ve baharatlarını ekleyin. Ben yanına küçük ekmekler kızarttım tereyağında. Çok lezzetli oldu. mmmmmm.... Saygın' a hepsini yerse iyileşeceğini söyledim. Hepsini yedi. Afiyet olsun...

1 Aralık 2009 Salı

LANET OLASI İŞ BANKASI

Az önce uzun bir süre uğraşarak lanet olası İş Bankasına yazdığım şikayeti burda da yayınlamak istiyorum. Onlar okumazsa birileri okusun, uğraşım boşa gitmesin diye. Şayet bir cevap gelirse, onu da burada yayınlayacağım.

Merhaba,

İletmek istediğim iki adet sorunum var. Umarım ilgilenirsiniz çünkü artık uzun zamandır defalarca ilettiğim bu sorunlarımın cevapsız bırakılması sebebiyle kurumunuza olan anlayışım ve sabrım tükenmiş bulunmakta.

İlki 2005 yılından beri belirli aralıklarla, defalarca telefonla olsun, bizzat şubeye giderek olsun, edinmek istediğim internet şifremi çok çeşitli sebeplerden dolayı vermemiş olmanız. Şube çalışanları bir sorun olmadığını, telefonla internet şifremi alabileceğimi söylerken, aynı anda yaptığım telefon görüşmesinde müşteri temsilcisi, internet şifremi şubeden kaynaklanan bir eksik bilgi veya iletişimsizlik yüzünden alamayacağımı söylüyor. İstanbul'da yaşamaktayım ve hesabımı açtırdığım şube Kütahya Tavşanlı'da bulunuyor. Yılda bir veya iki kere gidebildiğim bir yerde internet şifremi almakla uğraşıyorum ve kanımca internet bankacılığınızın yeterince pratik olmaması ya da kendi aranızdaki iletişimsizlik yüzünden bu şifreyi bir türlü alamıyorum. Mesleğim mimarlık ve dijital gereçleri ve interneti oldukça yoğun bir şekilde kullanmaktayım. Bu internet şifresini neden alamadığımı sürekli sorguluyorum. Dört yıl kadar bir zaman içinde, zaman zaman (daha önce de belirttiğim gibi), telefon ve şube ile olan görüşmelerimden hiç bir sonuç alamamıştım ki, yakın bir zamanda daha önce benzer bir sorun yaşamış olan bir yakınım, kartımın ek kart olduğunu ve bu sebepten bu şifreyi alamayacağımı söyledi. Bu duyumumu şubeme ilettiğimde bana böyle bir sorun olmadığını, internet şifremi kolayca alabileceğimi tekrarladılar ki, ben artık bu şifreden vazgeçmiş bulunuyorum. Masa başı işi yaptığım için, özellikle de böyle bir devirde, gidip bankadan veya herhangi bir vezneden faturalarımı yatırmaya ne zamanım, ne sabrım var. Bu gibi işleri internetten halletmeyi akıllıca buluyorum. Bunun çözümünü de arkadaşımın Garanti Bankasından aldığı kartla ödeme yapmakta buldum ve tabi ki en yakın zamanda Garanti Bankasından bir hesap açtırarak bu sorunumu tamamen çözme isteğindeğim.

İkinci sorunum, kartımın süresinin dolmuş olduğu ve değiştirilmesi gerektiği. Yaklaşık bir hafta, on gün kadar önce sizden aldığım bir telefonda benden istediğiniz adres ve iletişim bilgilerini size ilettim ve kartımın eve yollanacağını öğrendim. Bugün itibariyle kartımın süresi dolmuş bulunmakta ve kart elime geçmediği için, ne para çekebiliyorum, ne kredi kartını kullanabiliyorum. Yeni kartımı nerden alacağımı öğrenmek için 4440202' yi aradım umutsuzca ve tabi ki müşteri temsilcisine ulaşamadım. Bunun üzerine çalıntı veya kayıp kart için olan kısa yolu seçtim ve oradan nihayet konuşabildiğim müşteri temsilcisi, böyle bir problem için hattı meşgul edemediğini *3'ü tuşlamam gerektiğini söyledi. Ben de söylenileni veya bundan sonra da yaklaşık on kere daha (müşteri numaramla işlem yapmak gibi) başka yolları da deneyerek kartımın bulunduğu şubeyi öğrenmeye çalıştım ama tahmin edersiniz ki, zaman zaman en başa yönlendirilerek, zaman zaman da "İnteraktif telefon bankacılığından yararlanan müşterilere" öncelik verildiği söylenerek bu durumu anlayışla karşıladığım için teşekkür edildi ve telefon kesildi.

İş bankasının bana olan bu sabır sınayıcı tavırlarından, artık daha fazla çaba göstermemem gerektiğini salık verdiğinizi düşünerek, bu maili size yazıyorum ve sorunum çözümlenmesi için son bir kez daha şansımı deniyorum.

Bu mailin cevabı olsun ya da olmasın, sonuna kadar okunduysa ve dikkate alınacaksa, İş bankasına bir öneride bulunmadan edemeyeceğim; Telefon ve internet üzerinden yapılacak olan hizmetlerinizin çok yetersiz olduğunu ve olabildiğince hızlı bir şekilde Kurumunuzun bu soruna eğilmesini, özellikle böyle bir devirde elzem ve vazgeçilmez buluyorum.

Dikkatinize teşekkürler,

İyi çalışmalar

SHMUGGLE AÇIKLAMA

Daha önceki shmuggle entrimde tekinaykac olarak kendimi ifşa etmişim. Site yöneticisi beni yakalamış:) blogumu izliyor. Araştırmasından etkilenmekle birlikte bir yanlış anlaşılma olmasın isterim bay shmuggle:)