2 Nisan 2013 Salı

Docum gitti

Mutsuzluk sanki koku oldu, burnumu dolduruyor, sanki ağzımda iğrenç bir tat gibi. Öyle yoğun ki, her yerimde tüm vücudumda geziyor gibi.

Yıllardır aileme bağlı değilim sanırdım. Hiç de öyle değilmiş. Erdem bu sabah Frankfurt' a gitti. Onu yolcu ettik. Hiç bırakasım gelmedi. Son günlerde yanından ayrılmak bile istemiyordum. Peşinde gezdim durdum son gün çocuğun. O insana işkence eden kapı kuyruğu boyunca ardından bakıp bakıp gülümsemeye çalışarak ağladık durduk. Lanet olsun vizelere, pasaportlara.

İstedi çocuk pilot olacağım dedi gitti resmen. Yok bu ayrılığımız en kötüsü oldu şimdiye kadarkilerin benim için. Belçika ya da askerlik bile böyle değildi. Haftalar önce üzülmeye başlamamıştım, arkam ona dönük çalışırken, eve girince erdem gittiğinde torbaları elimden alacak kimse olmayacak fikriyle, kapılarla itişmesini duyunca gece yattığım yerden uyanınca, gözlerim dolmuyordu. Bu sefer çok kötü oldu. Neden bilmiyorum. Çok alıştım herhalde. Daha da çok sevdim onu bir de galiba bu birlikte geçirdiğimiz 6 ay boyunca. Böyle yan yana aynı evde, hep birlikte, neşeyle, pijama terlik gezemeyiz bir daha, fırsatımız olmazsa diye çok korkuyorum belki de. Döner de bizden uzak bir yerde yaşarsa diye ödüm kopuyor. Bizden uzak olursa diye çok korkuyorum.

İlerde sevdiğim tüm insanları toplayıp bir yerde beraberce yaşayacağım. Hayatımın amacı bu olsun. Hiç kimseyle ayrılmak zorunda kalmadan ölene kuruyana kadar, sıkılıp birbirimizi vurana kadar beraber yaşayalım.

Docum mutlu ol inşallah, çok mutlu ol, hep gül eğlen.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder